eglencenin yeri
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

eglencenin yeri

eglence severler ailesine hos geldiniz
 
AnasayfaKapıGaleriLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

bu çok önemli bkın lütfen

Önceki başlık Sonraki başlık Aşağa gitmek
Yazar Mesaj
dilara
administrator
administrator
dilara
Cinsiyet: Kadın
eglence severlerin yeri®
Yaş :
Kayıt tarihi : 03/01/09
Mesaj Sayısı : 312
Nerden :
Lakap : dilara
http://www.hepsifan.forump.biz
MesajKonu: bu çok önemli bkın lütfen bu çok önemli bkın lütfen Icon_minitimeC.tesi Ocak 24, 2009 9:55 am

İnsan ve
Teknoloji

Gezegenimiz, içerdiği su, hava, toprak, ışık gibi materyaller bakımından
teknoloji üretimine son derece uygun niteliklere sahiptir. Hatta bu niteliklerin
birbirleriyle etkileşimleri bile teknolojik tasarımların geliştirilmesine
uygundur.
Mesela kum, belli şartlar altında cam haline getirilebilir. Camı düz bir
levha haline getirirseniz, üzerine gelen ışık, kendi doğrultusunda bir
değişiklik yapmadan içinden geçer. İnce kenarlı bir mercek biçimi verdiğinizde
ise ışık tek bir noktada toplanacaktır.
Burada dikkat etmemiz gereken çok önemli bir şey daha vardır:
Kum, cam ve ışık arasındaki ilişkiyi bizler için anlamlı kılan şey
gözlerimizdir. Gözün görme kabiliyeti, mevcut olandan daha az olsaydı, (beynimiz
ve vücudumuzun geri kalan kısmı sağlam olsa bile) kumu cama dönüştüremezdik.
Dönüştürsek bile, ışığın mercekteki değişimini fark edemeyebilirdik.
Şüphesiz, gözlerimizin tasarımı şimdiki gibi olmasaydı, bunun sonucunda
yaşayacağımız kayıp, sadece mercek yapamamakla kısıtlı kalmazdı. Böyle bir
durumda, bugün var olan teknolojik ürünlerin pek çoğu bir işe yaramayacağı gibi,
dünyada teknoloji diye bir şey de olmazdı. Çünkü teknoloji üretmek, sadece
beynin gelişmişliği ile ilişkili değildir. Kollarımızın uzunluğu, kaslarımızın
sağladığı kuvvet, elimizin hareket kapasitesi ya da parmaklarımızın
hareketindeki uyum ve çeşitlilik de, teknoloji üretebilmek için gereklidir.
bu çok önemli bkın lütfen Insan_teknoloji_image1 Teknoloji üretmemize imkan sağlayan bedensel
özelliklerimiz bunlarla da sınırlı değildir: İnsanlardaki kuvvet ve güç
geliştirilebilir niteliktedir. Gücümüzü ve becerilerimizi, kullandığımız alete
göre ayarlayabiliriz. Vücut ölçülerimiz ve duyu organlarımızın özellikleri de
buna dahildir. Mesela, çok daha küçük ve zayıf bir bedenimiz olsaydı ya da
işitme kabiliyetimiz daha kısıtlı olsaydı, birçok teknolojik ürünü geliştirmemiz
imkansız hale gelirdi. Hastalıklara karşı direncimiz (savunma sistemimiz) ve gün
içindeki uyku gereksinim miktarı bile, teknoloji üretme düzeyimizi etkileyen
bedensel unsurlardandır.
Parmak uçlarımızdan gözlerimize, kaslarımızdan kemiklerimize kadar, mükemmel
olarak tasarlanmış bir bedenimiz var. Yüce Rabbimiz'in bize bahşettiği bu beden,
bize düşünebilme ve düşündüklerimizi uygulayabilme imkanı veriyor.
Yeni bir şey tasarlama, icat etme isteği ve yeteneği, sadece insana özgüdür.
Cisimleri algılama hızımızdan, uyarılara verdiğimiz bedensel tepkilere kadar tüm
fiziki yapımız, teknoloji üretmeye uygun bir tasarıma sahiptir. 1 Peki, “Bedenimizin teknolojik
ürünler yapabilecek bir yapıda olmasını sağlayan nedir?”
Bu sorunun cevabını bulabilmek için, şöyle bir etrafımıza bakmak bile
yeterlidir. Herhangi bir canlıyı düşünecek olursanız, doğadaki tasarımların,
yaratılışın en büyük delillerinden olduğunu fark edebilirsiniz. Bu tasarımların
sayısı o kadar çoktur ki, yaratılışı inkar edenler, bu durumu nasıl
açıklayacaklarını bilememektedirler. 2 Ayrıca, bilimsel gözlem ve araştırmalar, her gün
doğada keşfedilen yeni bir tasarımı haber vermeye devam etmektedir.
bu çok önemli bkın lütfen Insan_teknoloji_image2Doğadaki tasarımların o kadar güçlü ve ikna edici bir
boyutu vardır ki, her yaratılış delili incelendiğinde, evrimcilerin teorilerinin
bir kez daha çöktüğü görülür... Şüphesiz, bu konuya verilebilecek ilk örnek,
insan beynidir. Beyin, bir kamera, kütüphane, bilgisayar ve iletişim merkezinin
tek yere toplanmış hali gibidir. Bilgisayarların aksine, beyin, kullanıldıkça
daha iyi bir hale gelir. Dikkatli bakan bir göz, beynin içerisindeki karmaşık
yapıdaki harika amacı ve büyük organizasyonu hemen fark eder.
Yetişkin bir insanın beyni, yaklaşık 1350-1400 gram ağırlığındadır. Buna
karşın, 100 süper bilgisayarın bilgisini içerebilir. Beynin temel birimi,
‘nöron' olarak adlandırılan sinir hücreleridir. Her bir hücre, milimetrenin yüz
binde biri kadar bir çapa sahiptir ve ‘çekirdek', ‘dendrit' ve ‘akson' adlı
bölümlerden oluşur.
Bu hücreler, elektrik anahtarları gibi ateşlenebilirler. Bir hücre “ateşleme”
yaptığında, kendisiyle komşu diğer hücreler, kimyasal içerikli bazı elektronik
sinyaller yollar. Bu sinyaller mikrovolt 3 mertebesindedir.
bu çok önemli bkın lütfen Insan_teknoloji_image3
Bu resimde, beyindeki 10 milyar sinir
hücresinden sadece ikisi görülüyor. Hücrelerin dendrit ve aksonları temas
halinde. Bilim adamları, buna ‘sinaps' diyorlar. Motor sinir hücrelerinde
aksonlar, duyu sinirlerinde ise dendritler uzun bir yapıya sahiptir. Sinir
hücresindeki akson bölümü, hücreleri birleştiren liflerdir. Dendirtler geniş bir
ağacın kolları gibi dallara ayrılabilir.
Beynimiz, bünyesinde 10 milyar nöron barındırır. Hayatın ilk 9 ayında bu
nöronlar, dakikada 25 bin gibi muazzam bir oranla çoğalır.
Her bir sinir hücresi, 100 bin adet sinir hücresi ile temas edebilir.
Vücudumuzdaki sinir hücrelerinin birbirlerine temas ettikleri noktaların sayısı,
100 trilyon civarındadır. Bu sayı, ABD'nin yarısını kaplayacak kadar büyük bir
ormandaki ağaçların yaprak sayısına denktir. Yetişkin bir insanın beyninde
bulunan sinir hücrelerinin uzunluğu ise 160 bin km.'den fazladır. 4
Beynimiz, kimyasal bir verici tarafından kontrol edilen elektrik anahtarı
topluluğu gibi düşünülebilir. Bu durumda, her sinirsel temas noktası, bir
anahtar niteliği kazanacağından, beynin en az 100 trilyon bilgiye sahip olduğu
söylenebilir. Aslında, sahip olduğumuz bilgi sayısının bundan çok daha fazla
olması gerekir. Çünkü nöronlar ara seviyelerde ateşleme yapabilmektedir. Oysa
elektrik anahtarları ya açık ya da kapalıdır. Halbuki, elektrik anahtarına
benzettiğimiz temas noktalarındaki ateşlemeler, bazen kısmen
gerçekleşebilmektedir. Bu nedenle beyin, hem dijital hem de analog dijital
özellikler gösterir.
Herhangi bir anda beyindeki sinir hücrelerinin %10'u ateşleme yapmaktadır. Bu
ateşlemenin frekansı ise 100 Hz.'dir. Sonuçta bu her saniye, beynimizde 10 15 (1 trilyar) sinyalin ya da hesaplamanın yapıldığını
gösterir. Bu sayı ne anlama gelir? Bunu basit bir karşılaştırma yaparak anlamaya
çalışalım:
bu çok önemli bkın lütfen Insan_teknoloji_image4 Bazı bilgisayarlar, bilim adamlarınca özel olarak
hazırlanırlar. Bu bilgisayarların temel özelliği, işlem hızlarının ve bilgi
depolama kapasitelerinin çok yüksek olmasıdır. Bu bilgisayarlar, bu nedenle
ticari olarak kullanılmazlar. Cray 2 adlı süper bilgisayar da bunlardan biridir.

Cray 2'nin saniyede yapabildiği hesaplama sayısı 10 9'dur (1 milyar). Bilgi depolama kapasitesi ise 10 11 bit'tir. Yani bu süper bilgisayarın depolama kapasitesi,
insan beyninin ancak binde biri kadardır. Beyin, tüm bu bilgisayarlardan çok
daha gelişmiş bir yapıya sahiptir. Aslında bu benzetmeyi daha ileri götürmek pek
mümkün değildir. Çünkü insan beynini, tam olarak ne teknolojideki ne de doğadaki
başka bir şeye benzetebilirsiniz. 5 Beyindeki her bir hücrede, bir trilyon atom vardır.
Bunların her biri doğru yerde, doğru görevleri, tam olarak yerine getirirler.

Bilgisayar tasarımcıları, yapay bir zeka gerçekleştirmeye çalışıyorlar; bunu
yaparken de beynimizdeki sinirsel ağları taklit etmeye çalışıyorlar. Ne var ki,
bu konuda elde edilen başarı oldukça kısıtlıdır. Nitekim bu konuda çalışma yapan
bilim adamlarından biri, “bizim düşünme yapımızın bazı özelliklerinin asla bir
makine tarafından tekrarlanamayacağını” açıklamıştır. 6
Bu tablo, çeşitli sistemlerin hafıza kapasitesini göstermektedir. Beynin
potansiyel kapasitesinin, 25 milyon kitap cildine veya 800 km.'den daha uzun bir
kitap rafına eşit olduğuna dikkat ediniz. Tablodaki veriler, kelime bazında
bilgisayarlarda kullanılan bilgi birimine dönüştürülecek olursa, bir kelime 40
bit'e denk gelecektir (1 kelime=5 Byte=40 bit).

DEPOLAMA CİHAZI

BİLGİ KAPASİTESİ

(Kelime)

1 yazılı sayfa

300

3.5” kompakt disk
40-200 milyon

ABD Kongre Kütüphanesi
22 trilyon (20 milyon cilt)

Beyin
2.5 trilyon (25 milyon cilt)

Evrimcileri Açmaza Sokan Soru: İnsan Beyni Nasıl Ortaya
Çıktı?



R. Wallace, bir doğa tarihçisidir ve Charles Darwin'in yakın çalışma
arkadaşıdır. 1869'da Darwin'e yazdığı mektupta şöyle demektedir:

“Doğal seleksiyon, vahşi insana bir maymundan biraz daha iyi bir beyin
sağlayabilir. Ancak bu, bizim eğitimli toplumumuzun çok az daha altında bir
seviyede beyine sahiptir.” 7
Darwin bu ifadede, teorisini çökertecek gerçeği sezmiş ve çocuğu gibi
benimsediği evrim teorisine ilişkin olarak şu yorumu yapmıştır:

“Umarım ben ve sen kendi çocuğumuzu öldürmüyoruz.” 8
Darwin'in bu kadar korkmasının nedeni, günümüz insanının beyninin, sözde ilk
insan olarak kabul ettiği bir canlının beyninden kat be kat üstün olması ve bu
farklılığı açıklamada evrim teorisinin yetersiz kalmasıydı.
Peki, günümüzde beynin böylesine gelişmiş olması nasıl açıklanmaktadır? Evrim
teorisinin bu konudaki tezi oldukça ilginçtir. Bazı evrimcilerin sapkın
iddialarına göre, insanların karmaşık aletler yapmayı ve konuşmayı keşfetmesi,
daha yüksek seviyede düşünmesine neden olmuş ve daha yüksek seviyede düşünmek de
beynin büyüyüp gelişmesini sağlamıştır. Bu açıklama tam bir kısır döngüyü
içermektedir: Hangisi önce olmuştur; artan düşünme kapasitesi mi, yoksa beynin
kapasitesi mi?
Bugün, insan zekası ile ilgili bazı gülünç materyalist iddialar vardır. İlk
insanın beyninin “piştiği, güneş altında çok dolaştığı için zarar gördüğü” 9, bu
iddialardan biridir. Sözde beyin, bu hasarı gidermek için yeni nöronlar
üretmiştir. Hayali atalarımız güneşin altından çekilince (belki de şapka takmaya
başlayınca!) beynin tamamı tekrar çalışmaya başlamıştır.
Beynimiz Neden İki Parçadır?


Beyin ile ilgi araştırmalar yapan bilim adamlarının en çok dikkatini çeken
konulardan biri de, iki yarım küreden oluşmasıdır. Bu iki yarım parça, sayıları
milyarları bulan sinir lifleri ile birbirine bağlıdır.
Vücudun sol tarafı genel olarak sağ yarı, sağ tarafı da sol yarı küre
tarafından idare edilir. Bu konudaki diğer bir bulgu da sol yarı kürenin dil ve
analitik problem çözmede; sağ yarı kürenin de görsel ve sanatsal etkinlikler
konusunda uzmanlaşmış olduğudur.
Beynin iki bölümden oluşmasıyla ilgili standart evrimci açıklama şudur: “Bir
tarafa bir şey olursa diğeri, sistemin devamı için yedekleme görevi yapacaktır.”
İddia edildiği gibi, gerçekten bir yedekleme söz konusu ise neden 4 ya da 6 tane
yedekleme sistemi olmamıştır? Her bir yarım küre diğerinin yedeği ise neden
farklı faaliyetler konusunda uzmanlaşmışlardır? Beynin evrimi ile ilgili
iddialar, rasgele ve birbiri ile çatışan fikirler ile doludur.
Beynimizin karmaşık yapısı, evrim teorisinin mantık dışı ve tutarsız
iddiaları ile çelişmektedir. Üstelik bu çelişkiler, beynimizin binlerce
fonksiyonu hakkında çok fazla bilgi sahibi olduğumuz halde ortaya çıkmaktadır.
Doğadaki diğer tüm tasarımlar gibi, insan beyni de tesadüfi gelişmelerle ortaya
çıkmamıştır.
dilara Kullanıcısının İmzası
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Admin
Admin
Admin
Admin
Cinsiyet: Kadın
eglence severlerin yeri®
Yaş : 28
Kayıt tarihi : 03/01/09
Mesaj Sayısı : 1618
Nerden : baku
Lakap : cevriye(yaprak dokumu)
http://aslienver.yetkinforum.net
MesajKonu: Geri: bu çok önemli bkın lütfen bu çok önemli bkın lütfen Icon_minitimeC.tesi Ocak 24, 2009 10:45 am

hmm sagol
Admin Kullanıcısının İmzası
Sayfa başına dön Aşağa gitmek

bu çok önemli bkın lütfen

Önceki başlık Sonraki başlık Sayfa başına dön
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var: Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
eglencenin yeri :: guncel :: teknoloji haberleri -